17 Kasım 2014 Pazartesi

ABARTMAYIN...

Uzun hatta upuzuuunnn bir aradan sonra merhaba :)
Şimdi bu kadar aradan sonra nereden başlasam ki... Buldum! Bir sonraki post tamamen moda içerikli olacak fakat bu post biraz iç dökme biraz farkınladalık olsun.

Öncelikle instagrama değineyim. Biliyorsunuz intagram  bağımlılık yapan, bütün kızlarımızın prenses olduğu, herkesin güllük gülistanlık bir yaşam sürdürdüğünü ispatlama çabasında olduğu platform... Evet bende instagram kullanıyorum ve kullanmayı seviyorum. Gerçekten tanıştığım güzel insanlar ve öğrendiğim birçok şey oldu. Fakat gitgide görüyorum ki bir kısım  insanlar bu platformu sadece  kendi egolarını tatmin etmek yada çıkar sağlamak amacıyla kullanmaya başladılar. Daha önce görüp okuduğum fotograflara ve yorumlara şaşırıyordum ama artık kızıyorum. Birkaç örnek vermeden geçemeyeceğim. Sultan hazretleri hanfendinin  profilinde şöyle yazıyor '' sen değil siz diye hitap edeceksiniz'' vay bee...  Abla öyle bir dünya kurmuş ki kendisine saltanatlığını ilan etmiş... Bir başka sözde tesettürlü kızımız ben tesettürlü olmadığım halde tesettür nedir bocalamama sebep oldu. Şöyle ki ben bu hanım kızımızın saçlarının sarı olduğunu teninin renginin sadece yüzünü ve ellerini kasdetmiyorum açık renk olduğunu biliyorum. Artık ne demek istediğimi anlayın. Yani bir insan her fotografdami duduklarını pembeye boyayıp yarım metre öne uzatır. Biraz daha ileri gidicem her fotografdamı playboy dergisinin kapak pozu verme çabasında olur. Sonra  gerçek tesettürün ne olduğunu bilip düzgün bir şekilde uyaran olduğu zaman '' ne kadar çirkin yorumlar yapıyorsun kötü niyetlisin'' diyor. Hanım kızımız bir vay bee de sana gelsin. 

Gelelim asıl meseleye... Ben yine bugün yarın der bu bloğu boş bırakırdım ya  yinede sağolsunlar yazmama vesile oldular. Şimdi biliyorsunuz ki elimizi çarpsak, başımızı çevirsek ya tasarımcı görüyoruz ya da stil danışmanı. Hayır bu danışmanlar yokken daha önce kimin ne giyinmesi gerektiğini bakkal amcalar mı söylüyordu. Tabiki bu bir meslek hep vardı. Ben 14 yıldır tekstilin mutfağındayım tasarım nedir, tasarımcı nedir çok iyi bilirim. Instagram dünyasında ben popülerim o zaman eşittir tasarımcıyım havası oluştu. Net. '' O zaman hadi terziye koşayım Cumhuriyetin ilanından beri varolan blazer çeketi diktireyim, birde adıma etiket çıkarıp takayım hee bir basit düğmesi bile olmayan cekete 750tl de fiyat çakayım... '' Ne güzel dünya dimi? Bu nasıl bir özgüven mi desem yoksa cahil cesareti mi desem bilemedim. Benim yıllardır tanıdığım yaptığı bir modeli bile incelerken hayranlıktan gözlerimin parladığı yıllarııınnn gerçek tasarımcıları hepinizi attık çöpe. Çünküü sizin instagram hesabınız yok... İşte insanların çıraklık ederek başladığı, yıllarca bilgi birikimi yaptığı, kumaşın her telini bilen fakat ortaya kendini atmayan değerli tasarımcı büyüklerim... Meğer siz bu işin basit bir denklem olduğunu bilememişsiniz... INSTAGRAM=POPÜLER OLMA ÇABASI= TASARIMCI  işte olay bu kadar basit :)) Sayın instagam tasarımcıları kolay yoldan bu işin içine girmişsiniz tamam. Özgüveniniz bulutlarda ona da tamam. Ama şu yanlarına iki dikiş atılarak yapılan kumaşının mt. fiyatı 3.5- 4$ olarak satılan tunik dediğiniz şeye 250-300tl fiyat koymaktam vazgeçin. Düğme dahi dikmeye tenezzül etmediğiniz yılların blazer ceketine 500-700tl fiyat yazmaktan vazgeçin. Fiyatı yüksek tutmak tasarımcı olmak değildir. Tasarım zaten sizin bildiğiniz şey değil.  Yazacak çok sözüm var ama sonunu getirememekten korkuyorum. 
Velhasıl diyeceğim o ki sanal dünya  sayesinde iki kumaşı birbirine çatıp, üzerinde hiç bir emek olmayan ama popülerim yani  ben tasarımcıyım diyen ve hatta kendisini dünya markalarıyla yarıştıran  zatlara sözüm ABARTMAYIN...









 

23 Mayıs 2013 Perşembe

KİM ÇİÇEK SEVMEZ Kİ...



Merhabalaaarrr


Ben bu aralar hani insan çok şey yapmak ister, aslında aklının bi köşesinde yapıcaklar listesini hep tutuyordur ama bi türlü hayata geçirmek içinden gelmez ya işte o hallerdeyim. Galiba dört gözle beklediğimiz yaz bir anda gelince afalladım ben :) Ama yine de ben  bu yazın inşallah dolu dolu geçeceğine inanıyorum. Biraz geç kalmış olsada sizler içinde faydalı olacağına inandığım bir projem var. Haziranın son haftasında gerçekleşecek inşallah. Kim çiçek sevmez ki başlığıyla  biz gelelim bu günün konusuna... Benim tam saymadım ama sanırsam otuz saksı kadar  çiçeğim var. Onlarla ilgilenmek, hergün bir tomurcuk verip rengarenk çiçek açtıklarını görmek bana inanılmaz enerji veriyor. Kimi insan enterasandır ama  saksı çiçeği sevmeyebiliyor, kimi insanın vakti yada yeri müsait olmuyor. Sizde bu şıklardan biride benim diyorsanız canlı çiçekten alamadığınız enerjiyi giysilerinizden alabilirsinz.  Her yıl floral desenleri giyinsekte ve moda desekte bu yıl patlama yaptığı bir gerçek. Ben kumaşların içinde biri olarak bunu çok net görebiliyorum. 

Tek kalıp yani iki renkli desenlerin çok sade bi kombine ekstra bir şıklık ve hareket kattığına inanıyorum. Bunun yani sıra çok renkli, cıvıl cıvıl desenlerin verdiği tazelik ve ferahlık hissini çok seviyorum.


Gündüz her türlü ayakkabı ve çantayla çok rahat kombinleyebileceğiniz  floral desenli elbiselerinizi, akşam şık bir ayakkabı ve düz renk bir ceketle spor-klasik bir hale getirebilirsiniz.


Yaz geldi ben taytlarımdan vazgeçmem derseniz üzerinize takın bir tshırt, giyinin rahat babetlerinizi  ve tamamsınız :)


Ben spor ayakkabılarada bu sezon çiçek desenleri çok yakıştırıyorum. Cap içinse tek başına bir tarz olduğunu düşünüyorum. 


Bu arada internetteki araştırmalarımda floral print trençkot bulamasamda burdan markalara sesleniyorum. Sonbahar sezonunda bu konu üzerinde biraz çalışma yapmalılar. Benim elimde harika bir kumaşım var ve kendim için trençkot dikilmek üzere yerini arıyor :)

Sevgiler...

16 Nisan 2013 Salı

ÖZETLE...

Merhabalar...

Blog sahibi olmak hakkını vermek zor işmiş vesselam. Ciddi vakit ve emek istiyor. Ben aslında büyük hevesle açtım blogumu. Adı daha farklı olabilirdi aslında ama gerçekten modanın çok içinde olduğum için ilk aklıma gelen bu oldu. Diyeceksiniz ki modanın içindesinde hani blogunda moda nerede?  Daha önceden de bahsetmiştim yıllardır kumaş firmalarında çalışıyorum ve birçok tasarımcıyla sık sık görüşüyorum. Aylar öncesinden sezon kumaşlarını belirlemek, renklerini belirlemek,kumaşların  hitab ettiği alanı belirlemek gerçekten çok meşakkatli işler. Tabi yaptığım işi çok seviyorum o ayrı. Yani demem o ki aslında moda açısından çok doluyum. Fakat bunu bloga aktarma konusunda biraz vakitsizlik, biraz tembellik... Artık adını siz koyun. Sanırım blog işinde başarılı olmak için biraz sizlerin gazına  :) ihtiyacım var. Fotograflara geçip Nisan ayının ilk 15 gününü özetliyip sonrasında moda dolu keyifli yazılarımda görüşelim olur mu? :)

Bu arada gördüğünüz fotografların hepsi haftasonlarından. Hafta içi kapalıyız efenim :))
Rahat ve spor giyinip babetlerimle hiç yorulmadan gezdiğim bi gündü...


Dostlarımızla yemeğe çıkyığımız bir günden...


Kocito :) Koca kelimesini kaç farklı türlü kullanıyorum tahmin bile edemezsiniz :)) Bu arada gittiğimiz yer Ataşehir'deki Köz Kanat Restaurant. Biz sık sık gideriz. Lezzeti, servisi ve ortamı çok başarılı tavsiye ederim. 


Havalar pek öyle yansıtmasada Nisan demek bahar ve bahar temizliği demek ya bizde evden önce bahçe temizliğine giriştik. Yeni sardunyalarımızı ektik. Bayılıyorum onlara :) Evde olsam gün boyu  başlarında otururdum herhalde :)


Beni tanıyanlar bilir her hafta sonu tatlı denemesi yaparım. İlerideki hayalim sadece tatlı ve pasta satan bir cafe / pastane açmak. Bu kekin adı sihirli kek. Tarif  Pelinchef 'den

Son olarak yine gezme öncesi geçtiğimiz haftanın son pozu...


Herkese sevgiler... Beni arada dürtün olur mu? :))

6 Şubat 2013 Çarşamba

GÜLAY'S BABY SHOWER


Dedimki madem ben bu gidişle kıyafet postu yapamıcam bari baby shower partisi düzenlemek isteyenler için faydalı bi post olsun, hemde geçirdiğimiz o süper parti blog arşivimde her daim hatırlansın. Canım arkadaşım Gülay için düzenledim bu partiyi. Aylar öncesinden  nasıl yapsam, nerede yapsam sorularımla durup düşünürken en sonunda Gülaycığımın ablası Nuray abla geldi aklıma. Ben kendisine yürüyen marifet diyorum :) Allah'ım bir insan bu kadar mı becerikli olur, bu kadar mı elinden herşey güzel çıkar...? Maşallah... Kendisine böyle bi düşüncem olduğunu ve Gülay'a sürpriz yapmak istediğimi söyledim. Sağolsun seve seve kendi evinde yapabileceğimizi söyledi. Velhasıl Nuray abla ile başladık hazırlıklara. Tabi ben çalıştığım için ve  Anadolu yakasında oturduğum için  O ise Avrupa yakasında oturduğu için herşeyi sanal alemden toparlamaya çalıştık. Ben ona her bulduğum detayı gönderiyorum. O bana her yaptığı güzelliği gönderiyo falan... Bizde bir heyecan bir heyecan sormayın gitsin :) E geçelim artık detaylara... Aşağıda gördüğünüz Gül-ay temalı pasta benim tasarımım olmakla beraber kendisi bizzat bana aittir. Bu arada bu pasta işine iyice alışmaya başladım ve çok sevdim :)


           Biz bütün ekip Gülaycım gelmeden önce evde toplandık. Ben kapıdan girdiğimde gördüğüm muhteşem masa ve süslemelerle şoku uzun zaman üzerimden atamadım. O kadar çok ince düşünülmüş detay varki; hangisinden başlasam bilemedim.  Ve her biri yürüyen marifet Nuray ablanın elinden çıkma... Fotografdaki şeker ağacı çok orjinal değilmi? Hazır olan metal ağaçlar yerine bulmuş bi kuru dal önce boyamış sonra süslemiş ve sonuç muhteşem....


Made in Nuray abla bebek bezi pastası... :)


Yaka kartı bana ait süsleme yine Nuray abla...



Ve anı defteri... Nasıl güzel kaplayıp süslemiş değil mi?

 Made in Nuray abla kapı süsü...

        Gelen misafirlere hediye edilen keçeden yapılma araba anahtarlıklar. E kimin yaptığını söylememe gerek yok sanırım :)


        Bu kurbişlerde Gülaycığımın akrabası Duygu'dan. Yanlız anlaşarak yapsak pasta ve kurabiyelerin rengi bu kadar birbirine uyum sağlamazdı. İkisi yanyana gelince süper bi görüntü oldu :)

 Ve o muhteşem sofranın genel görünümü... Yorumsuz...


       Çerçeveyi babacımdan rica etmiştim. sağolsun hemen yapıp getirdi. Süsleme mağlum kişiden :) Görüldüğü üzre hem hoşsohbet edip baby shower oyunlarıyla eğlendiğimiz, hem de sürprizi layıkıyla gerçekleştirmenin    mutluluğu var yüzlerimizde.


Tac kimden sizce? Siz biliyorsunuz :)

Güzel arkadaşım güzel anne ikinci oğluşunu heyecenla bekliyoruz.

9 Ocak 2013 Çarşamba

MAKSAT MUHABBET



Merhabalarr :)

Aslında daha önce yazmak istediğim bi yazıydı bu ama nedense bloga fotograf yükleyemiyordum. Sonunda becerdim :) Dedimki yeni yılın ilk postu ablam, eniştem ve arkadaşlarımızla geçirdiğimiz maksat muhabbet tadında yeniyıla girdiğimiz geceden olsun. Ve hazırladığım sofranın fotografları olsunki bereket içinde geçsin bütün yıl...



Masamı birgün önce hazırladım. İyikide öyle yapmışım çünkü ertesi gün çalışıp en erken saat 7de evde olduum için elim ayağım birbirine dolanacağını biliyordum. Benim evime 20 kişi yada 2 kişi misafir gelecek olsa bile herşey tastamam olmalı. Aksi halde içim rahat etmiyor herşey eksik geliyor... Masamı siyah, kırmızı ve beyaz renklerle hazırladım hoşumada gitti :)   Yemek takımım Karaca, çatal bıçak setide yine Karacanın. Peçete halkaları Kervandan. Bardaklar Paşabahçe, küçük kaseler annecimden, yaprak servis tabakları ve katlı servis arkadaşlarımın ev hediyeleri he birde şamdanlar Ikeadan :)  Bu arada masadaki gold yıldızları  kalın kaplamalı bi kumaştan kesmek suretiyle yaptım. Ufaktan bi dıy projesi oldu :) 

Ben şimdi nasıl yetiştiricem? Önce ne yapsam derken... Bi baktım sağolsun eşiminde yardımıyla herşey yerli yerinde olmuş. Benimki yeniyıl conseptli ama maksatın muhabbet olduğu hamur işleri ve çay eşliğinde bigündü. Gelen misafirlerime sevgilerimi gönderiyorum...


Son foto pek bi loşmuş görüntü yinede hoşuma gitti. Siz idare edin artık :))

Sevgiler